Atatürk, Türk ulusunun 1913' lerdeki gibi kalmaması için Sümerbank'ı kurmak ve Türk giyiminin toplumun gelişen sosyal yönüne uygun olmasını istemekteydi.Bunun için halkın giyeceğini dokumak, bugünün giyeceğine olan gereklilik, kıyafet inkılabının temelinde yatan gerçeklerdir.
Hıfzı V. Velidedeoğlu, "Türk Kadınının Çilesi" adlı eserinde o günlerdeki durumu şöyle anlatmaktadır:
"I. Dünya Savaşı'ndan 1 yıl önce 1913'de henüz bir ilkokul çocuğu iken, Orta Anadolu'nun tren uğrağı olmayan bir kasabasında hergün babamın yanında başımızda kırmızı bir fes elimizdeki zembili içinde çarşıdan taşıdığım yiyecekler arasında Rus şekeri, Amerikan, unu bulunduğunu ve babamın ayağına ayakkabı, sırtına giyecek ve çamaşır yapmak için Fransız köselesi, Fransız patiskası, Amerikan bezi, Alman kumaşı ve başımızı kapamak için Avusturya fesi aradığını çok iyi hatırlıyorum" (Aktaran: Fakılar,1988:3).
1920 - 30 yılları arasında da durum pek farklı değildir. Dışarıya ham pamuk ihraç edilmekte karşılığında ise işlenmiş tekstil ürünleri alınmaktaydı. Türkiye'de tekstil sanayiinde yeterli üretim kapasitesi yoktu.
Ülkenin bu durumunu gören Mustafa Kemal, sanayileşmeyi milli bir dava olarak kabul etmiş ve şu sözleriyle ifade etmiştir:"Ülkenin en belli eksikliğini giderecek olan bu fabrikaları, çok geçmeden kurup işletmek hükümetin en önde göreceği işlerden olacaktır" (Atatürk, 1969: cilt 1, 376).
Bu eksikliğin giderilmesi için 2262 sayılı kanunla 11 Temmuz 1933'te " ...Sümerbank Atatürk Cumhuriyetinin devletçi, halkçı felsefesiyle kurulmuştur. Kendi yünümüzü, kendi pamuğumuzu, kendi ipliğimizi işleyecektik" (Sümerbank Dergisi,sayı:138, 1973:25). Kuruluş kanun ile birlikte Sümerbank'a şu görevler verilmiştir:
"Devlet Sanayi Ofisi'nden devralacağı fabrikaları işletecek, özel kesimlerdeki devlet ortaklıklarını Ticaret Kanunu hükümlerine göre yönetecekti.
Devlet sermayesi ile kurulacak bütün sınai müesseselerinin etüt ve projelerini hazırlayacak, bunları kuracak ve yönetecekti.
Gerek kendi fabrikaları, gerekse ülkedeki diğer fabrikalar için gerekli usta ve işçileri yetiştirecek; bu amaçla okullar açacak, yurtta ve dış ülkelerde öğrenci okutacaktı.
Sanayi müesseselerine kredi açacak ve bankacılık alanında faaliyette bulunacaktı.
Ulusal sanayinin gelşmesi için önlemleri belirleyecek ve bakanlıkça istenilen konular hakkında görüş oluşturacaktı" (Toprak,1991:31).
1931-1934 Türk tekstil sanayinin geliştirilmesine ilişkin çabalar yoğunlaştırılmıştır. Sümerbank'ın kurulması ile teknolojik bilgilerin yayılma hızı artmıştır.Sümerbank hem tekstil, hem de tekstil dışı girişimlerde bulunmuştur. Kuruluşundan sonra bir çokfabrika devralmış ya da yeni kuruluşlara ortak olmuştur. Sümerbank'ın kuruluşundan sonra devraldığı ve Osmanlı döneminin de ilk fabrikaları,Bakırköy Bez Fabrikası, Defterdar (Feshane) Fabrikası ,Hereke Fabrikası, Beykoz Deri ve Kundura Fabrikası, Uşak Şeker Fabrkası,Tosya Çelik Fabrikası, Unkapanı Değirmenidir. Bunun haricinde 10 yeni fabrika kurulmuştur. Bu fabrikalar
Sümerbank Birleşik Yün İpliği ve Dokuma Fabrikaları, Sümerbank Birleşik Yün İpliği ve Yünlü Dokuma Fabrikaları olarak iki işletme adı altında toplanmıştır.
1933 yılında, Defterdar, Hereke, Bakırköy ve Beykoz fabrikalarının ürünlerini satmak için Yerli Mallar Pazarı kurulmuştur. 1934'te ise Sümerbank Yerli Mallar Pazarları Müdürlüğü adını almıştır. 1938'de Sümerbank Yerli Mallar Pazarları Müessesesi'ne dönüşmüş, 1946'da Sümerbank İplik ve Dokuma Fabrikaları Müessesesi'ne devredilmiştir. Türkiye genelinde satış mağazaları açılmış, Ülkenin dört bir yanına dağılmış, büyük bir alım-satım ağı kurulmuştur. Bu mağazalar bulundukları yerlerde halka doğrudan doğruya perakende satış yapmakta ya da belirli manifaturalara mal vererek dağıtım merkezi görevini yerine getirmekteydi (Toprak,1991:55).
Atatürk'ün önderliğinde gerçekleştirilen Cumhuriyet'in ilk sanayileşme atılımı büyük ölçüde Sümerbank'ın başarısıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder