Biz bu adamı destekliyoruz.

30 Eylül 2011 Cuma

Bu blogta kullanılan terimlerin ne işe yaradığını söyleyen sözlük;


APRE : Kumaş ya da derinin cilalanması, perdahlanması. Dokumacılıkta, Boyacılıkta cila olarak kullanılan madde. Başka deyişle, tekstil ürünlerinde tutum, parlaklık, düzgünlük, buruşmazlık, güveden korunmuşluk ve benzeri özellikleri elde etmek için yapılan işlem, terbiye, bitirme, bitirim, hazırlamak, donatmak anlamları da vardır (Aytaç, 1997:15).
ATKI : Dokumayı oluşturan yatay ipliklere denir (Akpınarlı, 1996:9).
BASMA: Tekstil materyalinin bölgesel olarak tek renk veya çeşitli renklerle renklendirilmesidir ( Yakartepe, 1995:717).
BATİK : Asya'dan Avrupa'ya geçmiş bir kumaş boyama tekniğidir. Kumaşın boyanmayacak bölümleri eritilmiş balmumuyla kapatılarak boyanır ve her renk için bu işlem tekrarlanır (Seçkinöz ve Diğerleri, 1986:259).
BEZAYAĞI : Atkı ve çözgü ipliklerinin birbirlerinin bir altından, bir üstünden geçerek dokuyu meydana getirmesidir (Akpınarlı, 1996:46).
BEZEME (SÜSLEME): Bir maddeye veya yüzeye estetik bir değer kazandırmak amacı ile oluşturulan motifleri yerleştirme sanatıdır (Seçkinöz ve diğerleri, 1986:1).
BİÇİM : Birçok çizginin bir arada bulunuşu, tek bir çizgi içindeki dönüş ve kıvrımlar ile değişik tonların oluşturduğu yüzeyler bir tasarımda biçimi oluşturan unsurlardır (Becer, 1997:62).
BORDÜR: Pervaz ve kenar suları şeklinde bir araya gelen motiflere denir. Şerit bezeme (Akar ve Keskiner, 1978:28).
ÇADIR : Kolayca kurulup sökülebilen, taşıma kolaylığı olan değişik çeşit ve biçimlerdeki meskenler, ev- iv- üy- oba- otok- kerekü- gerek- çerge- çetir- yurt (Onuk, 1998:13).
MEKİK: Dokuma işleminde gücü çerçevelerinin hareket ettirilmesiyle çözgü ipleri arasından meydana gelen aralıktan (ağızlık) atkı iplerinin geçirilmesine yarayan araçtır (Akpnarlı, 1996:24).

MODA: İnsanların değişiklik arama ve yeni biçimler ortaya koyma tutkusu (Komşuoğlu ve diğerleri, 1986:2).

MOTİF: Bezeme süslemede bütünü oluşturan parçalardan herbirine verilen İsim. Türkçe karşılığı "örge" (Sözen ve Tanyeli, 1994:166).
NATURALİZM: Sanat yapıtında doğal gerçekliği hiçbir değişime uğratmadan, üsluplaştırıp ülküselleştirmeden betimlemeyi amaçlayan anlayış (Sözen ve Tanyeli, 1994:171).
NOKTA: Geleneksel geometriye göre, iki doğrunun kesişmesinden meydana gelir. Resimde ise grafiksel noktadan söz edilir. Hiçbir boyutu olmayan işarettir (Alp,
1998:9).
ÖRGÜ RAPORU: Bir dokumada, ende ve boyda ayrı ayrı bağlamayı tekrar eden bir örgü kompozisyonuna o dokumanın örgü raporu denir (Aytaç, 1997:89).
RAPOR: Bir desenin düzenli tekrarından oluşan, en küçük desen birimi (Yakartepe, 1995:764).
RUMİ: Türk sanatında üsluplaştırılmış, yaprak betisi biçiminde bezeme örgesi (Sözen ve Tanyeli, 194:205).
STİLİZASYON : Bitki ve hayvanların doğadaki biçimlerinin şematikleştirilip yalınlaştırılarak betimlenmesidir (Sözen ve Tanyeli,1994:247).
ŞABLON: Belirli bir biçimi oluşturmak için hazırlanmış kalıp (Sözen ve
Tanyeli, 1994:225).
TEKSTİL: Dokuma ve dokumacılık anlamına gelmekle beraber, çoğunlukla giyimde ve konut ya da barınakların döşemesinde kullanılan keçe v.b. dokusuz ürünler, iplikler, örme ve dokuma ürünlerin elde edildiği bir endüstri alanı (Aytaç,
1997:1).
ÇÖZGÜ : Dokuma boyunca inen ve dokumadan önce tezgaha gerilerek hazırlanan dikey iplikler. "Arış" , "Eriş" veya direzi de denir (Akpınarlı, 1996:9).
ÇİZGİ : Bir noktanın birbirini izleyen hareketleriyle meydana gelen Gometrik bir ögedir (Gürer, 1992:36).
ÇUHA : Yün mensucat, yünlü kumaştan yapılan giysi. Çuka da denir (Koçu,
1969:82).
DESEN : Tekstilde desen, bir tekstil ürününü bezeyen, renk, çizgi, biçim, örge, ya da motiflerin oluşturduğu görüntüdür (Aytaç, 1997:14).
DOKU : Bir maddenin tabii yapısının yüzeydeki görünüşü veya iç yapının dışa vuruşudur (Seçkinöz ve Diğerleri, 1986:8).

DOKUMA: İki iplik sisteminin belli kaidelere göre dik aç yaparak kesişmesinden oluşan bir tekstil mamülüdür (İmer, 1987:1).
FORM : Görsel sanatlarda, biçim, renk, çizgi açık-koyudan oluşmuş bir yüzey (Alp, 1998:10).
GÜCÜ : Yuvarlak tahta çubuktan yapılmış bir çerçevenin içerisinde pamuk ipliğinden veya sicimden oluşturulan gücü iplerinden meydana gelir (Akpınarlı, 1996:23).
HAŞlL: Pamuk, ipek, sunni ipek ve diğer dokuma maddelerinin, dokuma çözgülerinde, dayanıklılığı artırmak, gücü ve tarakta ipliğin kaygan, kopmadan rahat çalışabilir durumda olmasını sağlamak amacıyla ipliğin geçirildiği unlu veya çirişli eriğe denir (Aytaç, 1997:81).
HATAİ: Üsluplaştırılmış bitkisel örgelerden oluşan Osmanlı bezeme türü (Sözen ve Tanyeli, 1994:101).
JAKAR: Delikli kartonlarla, çözgü ipliklerinin teker teker kaldırılması ve ağızlık açılması esasına dayanan dokuma tezgahları, dokuma sistemi (Aytaç,1997:88).
KOMPOZİSYON: Parçaların bir bütün içinde düzenli olarak bir araya getirilmesi (Akar ve Keskiner, 1978:28).
KEÇE : İplikten dokunmamış, yün veya kıldan, ıslatılarak dövülmek suretiyle yapılan kalın kaba kumaş (Koçu, 1969:152).
MATERYAL: Malzeme, madde, cisim (Ekinci,1994:394).

28 Eylül 2011 Çarşamba

Sayıltı ve Sınırlılıklar


Sayıltılar

Bu araştırmanın temelinde aşağıdaki sayıltılar yer almaktadır:
1  - Araştırmaya konu olan ve incelenen 90 adet basma örneği Sümerbank Nazilli Basma Fabrikası ürünüdür.
2     - Görüşme formuna cevap verenler, kendi samimi görüşlerini belirtmişlerdir.


Sınırlılıklar

Bu araştırma;2000 yılında yapılmıştır.
1.Sümerbank Nazilli Basma Fabrikası'nda basılan kumaş türlerinden biri olan " Nazilli basma kumaşı " ile,
2. Bu kumaştan alınan 90 adet basma örneğinin teknik desen özelliklerini; araç-gereç, dokuma tekniği, baskı ve raport türü, baskı tarihi,bezeme konusu, kullanılan renkler, kompozisyonu oluşturan motifler, desen tasarımı açısından inceleyebilmek için oluşturulmuş gözlem formuyla,
3. Desen biriminde çalışan personelin kumaş desenlemeye görüşlerini ve eğitim drumunu saptamak için oluşturulumuş görüşme formuyla sınırlıdır.

26 Eylül 2011 Pazartesi

KUMAŞ DESENLEMEDE YARATICILIĞIN ÖNEMİ


Bir endüstri alanı olan tekstil, giyimde ve yaşam alanlarının dekorasyonunda kullanılan çeşitli iplik (hayvansal, bitkisel, sentetik lifler) örme, dokuma ve dokunmamış (keçe) materyallerin çeşitli yöntemlerle renklendirilmesinden oluşmaktadır.
Tekstil en önemli sanayi ihracatlarımızdan biridir ve Türkiye'de tekstilin çok gelişmiş olması üç nedene bağlanmaktadır:
-Tekstil için gerekli hammaddeyi sağlayacak olanakların genişliği nedeniyle bu endüstrinin temelinin eski bir sürece dayanması,
-Bu alanda çalışacak eğitimli genç nüfusun varlığı,
-80'li yıllarda izlenen ithalat politikası ve Türkiye'nin stratejik konumu nedeniyle yabancı ülkelere açılma kolaylığının olması(Gümüştaç,1995:34).
Tekstil en önemli sanayi ihracatımızı oluşturmakla kalmayıp bunun yanısıra günlük yaşantımızı etkileyecek ölçüde bizi saran bir konudur.
"Gerek doğal güzellikler gerekse insanın estetik duyguları baştan beri insanda bulunan şeyler değil, maddi gereksinimlerin karşılanması, aşılması çabası içinde ortaya çıkmıştır" (Doğan,1998:57).
Teknolojinin gelişmesi ile yaşam seviyesi yükseldikçe tüketici yalnızca maddi gereksinimlerin karşılanmasıyla yetinmeyip her alanda olduğu gibi giyimde de estetik ögeler aramaktadır. Bu nedenle kumaşlarda günün modasını yansıtan renk, desen, motif gibi özellikler ona çekicilik kazandırmaktadır. Bu da tekstil tasarımcılığını zorunlu kılmaktadır.
Tasarım kelimesi sözlük anlamı olarak, bir tasarlama eylemi sonucunda beliren ve asıl yapıtın gerçekleştirilmesi sırasında yönlendirici olan proje, çizim, maket vs. gibi ürünlerin tümü demektir (Sözen, 1994: 231).
Tesktil hem üretim hem de tüketim endüstrisidir. Tüketim endüstrisi demek sürekli birşeyleri yaratmak demektir. Yaratma eylemi sürdüğü sürece ürünler ilgi çeker ve o günün moda kavramını topluma yayar (Kerimol, guide'95:50).
Tekstilin modadaki yeri ve önemi büyüktür. İkisi ayrılmaz bir bütündür. Moda, " İnsanların değişiklik arama ve yeni biçimler ortaya koyma tutkusudur" (Komşuoğlu

ve diğerleri,1986:2). Ünlü ressam Leonardo da Vinci , modayı " çılgınlık" olarak nitelendirirken bazıları da gereksiz ve nedensiz bir tüketim olarak görürler. Modanın hızlı değişimi, yani geçici olması insanları tüketime iter. Bu nedenle tekstil tasarımcıları tüketimi arttırabilmek için yeniliklere açık, benimseyen ve benimseten kişiler olmalıdırlar. Ayrıca bilinçli tüketicilerin, günün modasını yansıtan giyinme gereksinimlerine, hem estetik hem de kullanışlılık açısından yanıt vermelidirler. Bu da yaratıcılık gerektirir.
Sanat eğitiminde önemli olan yaratıcılık, toplumlar arasındaki gelişmişlik ve çağdaşlık düzeyini belirleyen en önemli ögedir. Endüstriyel ve teknolojik gelişmeler, daha çok üretimi hedefler. Üretimin artması daha çok biçim yaratmayı, bu da özgün olanı arayan yaratıcılığı gerekli kılar. Endüstrileşmiş ülkeler sanat eğitiminin gerekliliğini kavramışlar ve sanat eğitimine yönelmişlerdir(Etike,2000:26).
Bu nedenle sanat eğitiminin gerekliliğini kavrayan Türkiye'de de çeşitli üniversitelerde tekstil tasarımı eğitimi veren fakülteler yer almaktadır. Bu bölümlerin programlarında sanat eğitimi ve bilgisayarla tasarım dersi yer almaktadır. Çünkü günümüzde tüm tasarım alanlarında, bir tasarımcının en önemli yardımcısı bilgisayarlar ve tasarımla ilgili programlardır. Bu paroğramlar desen oluşturma aşamasında tasarım süreci, iş gücü, ürün çeşitliliği gibi konularda, büyük ölçüde ekonomiklik sağlamaktadır.
Dünya tekstilinde önemli bir yeri olan ve yeterli hammadde olanağı bulunan Türkiye'nin gelecekte de bu özelliğini koruyacağı düşünülmektedir. İlk rulo basma makinesinin bulunmasından 150 yıl sonra, 1937'de Atatürk tarafından açılan Sümerbank Nazilli Basma Fabrikası Türk tekstil tarihi açısından önemlidir. Ülkemizde fabrikasyon yöntemiyle basmacılık bu fabrikada başlamıştır.
Tekstil Sanayimizde 1950'lerden sonra büyük gelişmeler göstermiştir. Tekstil sanayimizin günümüze gelmesinde okul görevi yapmıştır.
Türk tekstilinde desen tasarımının gelişimini incelemek ve bu alandaki eksiklikleri gidermek için, Sümerbank Nazilli Basma Fabrikası'ndaki basma kumaşların desen örnekleri bu araştırmanın çıkış noktası olmuştur.

Türk tekstil tarihinde ilk kurulan ve önemli bir yer tutan Sümerbank Nazilli Basma Fabrikası'nda üretilen basma kumaşıyla ilgili hiçbir araştırmanın yapılmamış olması problem olarak ortaya çıkmaktadır.
Bu kumaşların gerçekleştirilmesindeki yöntemlerin bilimsel ortamda incelenmemesi moda tasarımcılarının ve eğitimcilerinin gözden kaçırmaları ayrı bir problem olarak düşünülmektedir.
Atatürk döneminde tekstilin ilk aşaması olan fabrikanın özelliği, ulusal ürünlerin (pamuk vb) değerlendirilmesidir. O dönemdeki teknolojiye rağmen, kalitesi ve dayanıklılığıyla, yurt içi ve yurt dışında aranan bir ürün olan basma kumaşlarının teknik desen özelliklerinin bilimsel ortamda gündeme getirilmemiş olmas bir problem olarak ortaya çıkmaktadır.
Görüldüğü gibi, Türk tekstil sanayiinde Sümerbank Nazilli basmalarının teknik desen özellikleri, araştırılması gereken bir problem olmaktadır

24 Eylül 2011 Cumartesi

Motif Dizaynı


VH.II. Soter Raport( yarım raport, 1/2): Motif tekrarının daha aralıklı ve zigzak hareketleriyle sıralanmasını sağlar. Dört köşe aksı ve tam ortada iki aksı varıdr. Atkı yönünde düz raport sisteminde giderken, çözgü yönünde 1/2 oranında desen kaydırılarak zigzak hareket sağlanır. (Bkz. Şekil-10). Büyük desenlerde çözgü yönünde yol yapmaması için kullanılır (Yakartepe,
1995:765, Alpaslan,1989:9 ). (Şekil-10)



VII.III. Diyagonel Soter
(dizileme) Raport ( üslup raport, 1/3,
1/4,): Raport karesi altı aks tan oluşur.
Desenin özelliğine göre orta akslar , 1/3
veya 1/4 oranında kaydırılarak
yerleştirilir. (Bkz.Şekil-11). Çözgü
yönünde soter (dizileme) sağlanırken
atkı yönünde motifler zig-zag
(diyagonel) hareket sağlar. Tek motifli
monoton         desenler için
uygundur(Yakartepe,1995:766 , Saldıray, 1980:15 ).

VII.IV. Kapaklama Raport (Şekil-11) ( ayna raport ): Kumaşlarda da kullanılabildiği gibi daha çok kaşkol, mendil, masa örtüsü gibi metraj dışı kare veya dikdörtgenden oluşan, aksesuar ürünlerinin desenlenmesinde kullanılır.

1/2, 1/4, 1/8 birim raport ölçsünde olabilirler.(Bkz.Şekil-12).
Desen kompozisyonu, altlı üstlü iki köşe aksı üzerinde atkı iplikleri yönünde, kapaklayarak ( simetrisi alınarak) istenilen eşarp karesi elde edilir(Saldıray,1980:16,Alpaslan,1989:
10).

22 Eylül 2011 Perşembe

KUMAŞ DESENLEMEDE KULLANILAN RAPORT TÜRLERİ


Raport, rapor, desen raporu, rapaortlama: Bir baskı deseninin veya örgüde kullanılan renk açısından farklı şekillerde sıralanmış çözgü ve atkı ipliklerinin sınırlanmasıdır( Aytaç, 1997:89).
Raport, bir desenin düzenli tekrar eden ( küçük veya büyük desen topluluğu) en küçük desen birimidir. Motif anlamına gelmez. Raportların sağa, sola, aşağı, yukarı tekrarı ile desen ortaya çıkar. Raportlar daima bir dikdörtgen veya kare içinde düşünülür (Yakartepe,1995:764, Alpaslan,1989: 8).
Raport ölçüleri aks denilen noktada kesişirler.
Bir desende, çözgü yönünüde tekrar eden aynı motifler arasındaki uzaklığa "raport boyu" , atkı yönünde tekrar eden aynı motifler arasındaki uzaklığa "raport eni" denir. Desen kompozisyonu için, tam raport (1/1) ve kademeli raportlardan ( 1/2, 1/3, 1/4) yaralanılır.
Kompozisyon oluşturulurken, hem motif hem de renk kümelerinin kumaş üzerinde rahatsız edici bir planda olmamaları iyi bir tasarım için önemlidir. Bunun için temel sanat eğitimindeki kompozisyon ilkelerinden yararlanılır.

VII.I. Düz Raport ( tam raport, 1/1): Bu sistemde raport aralarının, atkı ve çözgü yönünde aynı eksenler doğrultusunda yanyana sıralanmasıdır. Bir motifin yatay ve dikey eksende tekrarına bakıldığında aynı eksende oldukları görülür. (Bkz.Şekil-9). Raport karesi 4 aks ile
belirtilir     (Yakartepe, 1995:765,
saldıray,1980:13 ).

20 Eylül 2011 Salı

KUMAŞ DESENLEME


Desen; kumaşta moda, yaratıcılık ve müşteri isteklerine bağlı olarak yönlendirilen önemli bir estetik ögedir. Ayrıca deseni oluşturan motifler de kumaşın sanatsal değerini arttıran ögelerden biridir. Onuk ve diğerlerinin de (1998: 21) belirttiği gibi " Motifler kültür ve sanat alanında toplumların gelenek, görenek, duygu, düşünce ve inançlarının ifadesi olmuşlardır". Bu nedenle tekstil tasarımcılarımızın, zengin desene sahip geleneksel Türk süsleme sanatlarımızı tasarımlarına yansıtmaları o kumaşın değerini bir kat daha arttıracaktır.
Endüstri ürünlerinden biri olan kumaşın, fonksiyonelliği yanında, estetik yönü de önemlidir. Bu iki özelliği yerli yerinde uygulamak için, güzel sanatlar ile endüstriyi belli bir uyum içinde kullanma becerisine ulaşmak gerekmektedir. Günümüzde "...güzel sanatlar bir çerçevenin içindeki resim olmaktan çıkmış, endüstrinin bir elemanı olarak yerini almıştır" (Gözen, 1974:1).
Bir desenin, kumaş türüne, baskı tekniğine, kullanım amacına göre bilinçli tasarlanması gerekir.
Pamuklu, keten, viskon, yünlü, sentetik, ipek gibi çok çeşitli kumaş türleri vardır. Bu kumaşların kullanım özellikleri ve kullanım yerlerinin yanı sıra

desenlendirme özellikleri de farklıdır . Erkek, kadın ve çocuk giyimi, iç ve dış giyim gibi farklı kullanım alanı olan ürünlerin de desenleri birbirinden farklıdır. Ayrıca basılacak desenin, baskı tekniğne uygunluğu ve desene uygun şablon seçimi baskının başarısı için önemlidir. Baskı için desen seçimi kullanılan makine ve baskı stiline göre değişiklik göstermektedir (Yakartepe, 1995: 757-759).
Tekstilciler bir kumaş desenindeki ince noktaları fünez; kenar hatları kontur; yüzey baskıları lap olarak adlandırmaktadırlar

18 Eylül 2011 Pazar

Tekstil Baskıda Kullanılan Boyalar


19. yüzyıl ortalarıa değin tekstil boyamacılığında yalnız bitkisel, hayvansal ve madensel doğal boyarmaddeler kullanılmaktaydı. Türkiye'de bu boyarmaddelerin en çok bitkisel olanı tercih edilmiştir. Yeni buluşlarla sentetik boyalar gelişmiş ve ülkemizde de kullanılmasıyla doğal boyaların kullanımı terk edilmiştir (Öztürk, 1999:3,9).

Kumaşların boyanmasında kullanılan boyarmaddeler tekstil baskıcılığında da kullanılır. Boyarmaddenin life afinitesi, haslık durumları, aynı esaslara göre seçilir. Kullanılan baskı yöntemine göre boyu ,cinsleri değişir.Boyarmaddenin suda çözünürlüğünün iyi olması gerekir.Suda çözünmeyenler,mümkün derece ince öğütülmüş, yüksek konsantrasyonlu boyarmadde kullanılır. Baskı patı denilen ve baskıcılıkta kullanılan boyarmadde, kıvamlaştırıcı, fiksaj için gerekli kimyasal ve yardımcı maddeleri içeren kıvamlı çözeltiler vardır.Baskı patı;boyarmadde, su, boyarmaddenin çözünmesini veya dispersiyonunu kolaylaştıran maddeler, boyarmaddenin nüfuzunu ve fiksajını sağlayan maddeler,kıvamlaştırıcı, baskı patlarında ragle hareketini kolaylaştıran ragle yağları, baskı ıslatıcısı, köpük kesici maddelerdir ( Yakartepe, 1995:768-770 ).

16 Eylül 2011 Cuma

TEKSTİL BASKI VE BASKI TEKNİKLERİ


Boyaların belirli sınırlar içinde kumaşa uygulanması için çeşitli yöntemler geliştirilmiştir.Bu yöntemlerin bir bölümü tümüyle terkedilerek bir bölümü özel amaçlar için az miktarda kullanılmaktadır.Tekstil sanayimiz 1950'lerden sonra büyük gelişmeler göstermiştir. Bugün irili ufaklı birçok fabrikada üretim sürmektedir. Artık rulo basmacılığı, işçilik, zaman ve maliyet yükü ağır olduğundan, terk edilip; yerini yuvarlak formlu "rotasyon" ve düz şablonlu "filmdruck" makinalar almaya başlamıştır.
Tekstil malzemelerinin basılması için çeşitli teknikler vardır:
1-         Tops (Ön iplik) baskı; özellikle yünlü tarama bantlarının basılmasıdır.
2-         İplik baskı; ipliklerin çile halinde ya da dokunmadan önce çözgü halinde basılmasıdır.
3-         Parça ( hazır giysi parçası) baskı; kesilmiş giysi parçalarnın baskısı.
4-         Halı baskı; halıların desenlendirilmesi.
5-         Kumaş baskı; metraj baskı olarak da bilinir en yaygın yöntemler: Rulo baskı, Düz şablonlu(film-druck) baskı, Rotasyon şablonlu bskı, Transfer baskıdır. Bunların yanında kısa metrajlı baskılar için;el baskı ve makina baskı uygulanır.
6-         Diğer baskı teknikleri;metraj baskılar için bugün önemini yitiren baskılardır. Blok baskı, rölyef baskı, püskürtme baskı ve özel baskı teknikleridir ( Yakartepe, 1995: 797).

Konumuzla ilgili olduğu için bunlardan yalnızca kumaş baskıya değinilecektir:
-Düz Şablonlu (film-druck)Baskı(tam otomatik): Demir, pirinç ve ya lüminyum alaşımlı metal levhaya şablon çıkarmak için, pozitif filmi alınan desen şablon üzerine pozlandırılır. Şablon baskı cılığınının geliştirilmiş otomatik şekli olan film baskıcılığında, kumaş ile temas halindeki ince ve sık dokunmuş bir tülün bloke edilmemiş alanlarından, baskı patının basınçla geçirilmesi suretiyle, kumaş üzerinde renkli bir desen oluşturulur. Çok kullanılan bir baskı sistemidir. Bütün bir kumaş rulosuna uygulanabilir, en ince detaylar basılabilir. Parça kumaşa uygulanamaz, büyük raportlu desenlerde ve düşük metrajlardaki çok renkli desenlerde önemli yöntemdir.Maliyeti düşüktür (Yakartepe,1995: 819, Kibar, 1999:7).
-Rotasyon Baskı: 1963 yıllarında bulunmuş bir tekniktir. Basılacak kumaş geniş bir kauçuk bant üzerinde sürekli olarak dönen baskı silindirlerinin altından geçer. Diğer baskı yöntemleriyle karşılaştırıldığında avantajları fazla olduğu için, en fazla kullanılan tekniktir.Üretim hızı rulo ve film-druck baskıdan yüksektir, uzun metraj baskılarda en avantajlısıdır. Rotasyon baskı daha kaliteli ve hatasız baskı üretir; ince kumaşlarda ideal renk canlılığı ruloya göre fazla film-drucktan düşüktür. Maliyeti film-drucktan ucuz, rulodan pahalıdır. 24'e kadar renk basılabilir (Yakartepe, 1995:806, Öztürk, 1988:5).
Rotasyon baskı makinaları, belli bir motif büyüklüğündeki desenlerde, seri bir üretim sağlamaktadır. Ancak değişik boyutlardaki (raport boyu farklı olan) desenler için film-druck tercih edilmekte, moda anlayışının takip edildiği fantazi piyasaya çalışan fabrikalarda, film-drucklar daha çok kullanılmaktadır. Baskıda sürekli kontrol, otomatik olarak sağlanmaktadır ( Saldıray, 1980:115-117).
Günümüzde bilgisayar destekli tasarım (CAD) ve rotasyon baskı şablonlarıyla çalışmada tram kayıplarının önlenmesi, yani tasarlanan bir kompozisyonun kumaş üzerinde aynı etkiyi vermesi için kalıplar geliştirilmiştir. istenilen incelikte kontur kullanılabilir; gerektiğinde kontur kumaş boyunca kesintisiz uygulanabilir (Cenan, 1998:32-37).
-Rulo (Gravür) Baskı: 1783'te İngiltere'de bulunmuş bir baskı türüdür. Desen kumaşa derinliğine grave edilmiş bakır silindirlerden aktarılmaktadır. Basılacak

yerler oyulmuştur; bu derin baskı prensibidir.Yüksek üretim, keskin kenarlar, hassas motifler yapılabilir. Üretim hızı çok yüksek, yatırım maliyeti ve baskı maliyeti film-druck ve rotasyondan düşük, daha çok çizgili ve küçük desenli ve küçük raportlu baskılara uygun, renk adedi (en fazla 7) sınırlıdır (Saldıray, 1980: 97, Yakartepe,1995:874, Şengül, 2006: 6).
-Transfer Baskı: Hazırlanan bir desen, ısı etkisiyle buharlaşma (süblime) özelliğine sahip boyarmadde ile çıkartma kağıdına aktarılır. Çıkartma kağıdındaki desenler, süblime özelliği gösterdiğinden ısı ve basınç etkisiyle kumaşa transfer edilir. Süblime özelliği gösteren boyarmaddelerin uygulanabilecekleri lifler ( poliester, asetet, triasetat, akrilik, naylon) sınırlıdır. İşlem maliyeti daha ucuz ve kolay, ince detaylı desenlerin basılması mümkündür (Yakartepe, 1995:808, Tepecik, 2002:115).
Kısa metrajlı baskılarda(kupon kumaşlarda, ipekli kumaşlarda), el baskı ve masa baskı uygulanır:
-El Şablon Baskısı :En eski şablon baskı tekniğidir. Şablon bezi üzerindeki desenin kumaşa veya giysi parçasına elle çekilen rakle ile aktarılmasıdır.El şablon baskı, masa film baskı, düz şablonlu (film-druck) baskı makinesi ile baskı ve rotasyon baskı bu prensibin uygulamalarıdır ( Yakartepe,1995:809, Şengül, 2006:5) .
-Masa Şablon (film)Baskı,(yarı otomatik): Masa film baskısı yarı otomatik şablon baskı yöntemidir.Kupon ve ipekli kumaşlar gibi kısa metrajlı kumaşlar için uygundur. Kesilmiş giysi parçalarının basılmasında da kullanılır (Yakartepe,1995:814).

14 Eylül 2011 Çarşamba

BASMANIN TARİHİ GELİŞİMİ


Kumaşların renklendirilmesi genellikle boyama veya baskı tekniğiyle

gerçekleştirilir. Bu nedenle "...basmacılığı, bölgesel bir renklendirme olarak tanımlayabiliriz. Bundan binlerce yıl öncesinde, kumaşların, doğal inorganik pigmentler kullanılarak renklendirilmesini, basmacılığın başlangıcı olarak kabul edebiliriz" (Öztürk, 1988:4).
Reyhan Kaya'nın eserinde basmadan "yazma" olarak bahsedilmektedir. "Yazma", kumaş üzerine elle resmedilerek veya tahta kalıplarla basılarak resmedilmiş kumaşlara verilen isimdir.
Batı literatüründeAlmanca (Zeugdruck), İngilizce (Block Printing), Fransızca (L'estampage) olarak adlandırılan kalıp baskı sistemi bizde "Yazmacılık" adını alır. Görüldüğü gibi konu, adlandırılmasını kendi yapısından almaktadır " (Kaya, 1988:9).
Başka bir kaynağa göre ise, boyama genel anlamda, tekstil materyalinin tek renk ile renklendirilmesidir. Basma ise tekstil materyalinin (belirli bir desenin) bölgesel olarak tek veya çeşitli renklerle boyanmasıdır(Yakartepe, 1995:127).
Yunanlı tarihçi Heredot M.Ö. V. yüzyılda, Hazar Denizi kıyılarında yaşayan kavimlerin, kısa ömürlü bir boyama türü olan doğal pigmentlerin çeşitli yapıştırıcılarla birlikte, kumaş üzerine fırçayla sürülmesiyle hayvan figürlerinden oluşan kompozisyonlarla giysilerini süslediklerini anlatmaktadır(Öztürk, 1988:4).
(M.Ö. 63 -19) Yunanistan'da Hint baskısı kumaşlar bilinmekteydi. Vasco De Gama'nın Hindistan seferi basmacılık tarihinde yeni bir çağın başlangıcı sayılmaktadır.1500 yıllarında ilk defa renkli pamuklu Hind kumaşları Portekiz gemileriyle Avrupa'da büyük ilgi görmüş; artan isteklerin karşılanabilmesi yeni bir endüstrinin gelişmesine yol açmıştır. Mısırlılar wacsh , reservaj ( mumla gizleme), "batik" de dediğimiz bu teknik ile kumaşa balmumu ile desen çizildikten sonra boyamışlardır. Bu günümüz rezerve baskının temelini oluşturmaktadır (Öztürk,1988:4, Şengül, 2006:2 ).
Bu basit boyama tekniklerinden sora insanlar daha iyiyi ve güzeli arama içgüdüsüyle tahta kalıplarla baskıyı "...pozitif baskı..." (Kaya, 1974:29) bulduklarını görmekteyiz.Tahta kalıplarla baskı, günümüz basmacılığının ana kaynağı olmuş, istenen desenler kumaş üzerine çeşitli boyalarla basılmıştır.Bu kalıplar zamanla geliştirilerek üzerine madeni kalıplar çakılarak ".aerograf." (Kibar, 1998:5) denilen kalıplar bulunmuştur.

Kumaşı fırça ile boyayıp, kalıpla basarak desenleme Mısır'da Abbasi ve Fatimiler'de görülmektedir.Avrupa'da tahta kalıpla baskı tekniğindeki ilk gelişmeler XI.-XII. yüzyıllar arasında olmuştur (Kaya, 1988:14).
Günümüzde kumaşların renklendirilmesi boyama veya basma fabrikalarında gerçekleştirilmektedir. Bunun amacı kumaşa daha çekici bir görünüm kazandırmaktır.
Avrupa'da ilk basma fabrikaları XVII. yüzyılda İngiltere, Hollanda, İsviçre ve XVIII. yüzyılda Almanya'da kurulmuştur.Derinliğine gravüre edilmiş silindirle çalışan baskı makinasını 1785'te İngiliz Bell bulmuştur. Prensip olarak bugünkü rulo basma makinası ile aynıydı. 1834'te Fransız Perret kendi ismiyle anılan basma makinasını yapmış, Ruslar ve İngilizler 1930'da rulo basma makinasını geliştirmişlerdir (Kaya, 1988:30, Öztürk, 1988:4).
Film baskı yöntemi, rulo ve Perret yöntemlerinden farklıdır. Gazetelerde (gözenekli kumaş) basacak kısımların açık bırakılıp, diğer kısımların örtülmesiyle oluşan motiflerden, kumaş üzerine boyanın geçmesiyle oluşmaktadır. Japonlar'ın JU-ZEN baskısı diye tanınan bir yöntemden esinlenerek yüzyılımızın başında Amerika'da geliştirilmiş, Birinci Dünya Savaşı sıralarında Avrupa'ya geçmiştir. Önceleri elle uygulanan film baskıcılığı, zamanla mekanikleştirilerek, filmduruck otomatlarının çıkmasına yol açmıştır (Öztürk, 1988:5, Şengül, 2006:1).
1856'da W. Perkin'in ilk yapay boyarmaddeyi yapmasıyla başlayan büyük gelişme boyacı ve basmacılara yeni boyarmaddeler kazandırmış, doğal boyarmaddeler yerlerini kısa zamanda yapay boyarmaddelere bırakmıştır (Öztürk,
1988:5).
Yazmacılık ülkemizde bir halk sanatı olarak doğup gelişmiştir. Anadolu'da daha önceleri var olan yazmacılık, Türkler'in Anadolu'ya yerleşmesiyle, Türk sanat anlayışı ile yeniden yoğrulmuş, günlük yaşamda kullanılan birçok ev tekstili eşyaların desenlenmesinde (bohça, yorgan yüzü, yastık örtüsü, başörtüsü, vb.) kullanılmıştır. Günümüzde halen sadece Anadolu'ya hitap eden bir halk sanatı olarak belirli bazı yörelerimizde devam etmektedir.
Türk yazmacılık sanatına ait bu gün elimizde bulunan örnekler ; XVI., XVII., XVIII. ve XIX. yüzyıl Osmanlı dönemine ait örneklerdir. Halen yurdumuzun çeşitli yörelerinde yazma sanatı devam etmektedir.

Ülkemizde fabrikasyon yöntemiyle basmacılık, ilk rulo basma makinasının bulunmasından 150 yıl sonra, Sümerbank'ın 1937'de Atatürk'ün eliyle açılan Nazilli Basma Fabrikası'nda başlamıştır.
Günümüzde gerek iç piyasaya, gerekse ihracata yönelen tekstil fabrikalarımızda basmacılık önemli bir yer tutmaktadır.

13 Eylül 2011 Salı

Cami Halısı

 
İkra Halı bir çok sektörde faaliyet göstermektedir. Sizler için daima en kaliteliyi gösteren ikra halı bünyesinde daima en kaliteli ürünleri çıkarmaktadır. En Önemlisi Olan Cami Halısı sektöründe yıllardır babadan oğula bir biçimde sizlere hizmet veren firmamız en iyi ve en sağlıklı ürünler ile birlikte sizlere sağladığı hizmet ile müşterilerine en kaliteli ürünleri sağlamaktadır. Müşterilerinin değerini ve kaliteli insanlar olarak gören ayrıca otel halısı ve yurt halısı gibi bir çok sektörel halı işinde sizlere en sağlıklı modelleri sağlayan firma müşterilerine daima en kaliteli ürünleri sunmanın gururu içerisindedir. Müşterilerine en kaliteli ürünleri sağlayan firma 1903'den bu yana hizmet vermektedir. Müşterileri için en iyilerini yapan firma müşterilerine en sağlıklı ürünleri sağlamaktadır.

Müşterileri için daima en kaliteli halıları sağlamak için en iyi sağlıklı şekilde sağlamaktadır. Müşterilerine en kaliteli ve en sağlıklı ürünleri sağlayan ayrıca müşterilerine en önemli işlerinde yardımcı olan halıcılık mesleğini memleketimizde çıktığı ilk günlerden bu yana sürdüren sizlere kaliteli ürünler sağlayan ayrıca müşterilerine daima en kaliteli sağlıklı ve en güzel ürünleri sağlayan firmalar daima en kaliteyi üretir. 

Bir fabrika hayal edin... Sizce dışarıdan baktığınızda sizi yanıltmak için ne yapar ? Fabrikasını çok güzel tutar eğer bir fabrika müşteri bulamıyor ise binasını o kadar gösterişli albenili bir biçimde yapar ki müşteri gelsin benden alsın halıyı diye düşünür. Ancak müşteri salak değildir. Vatandaş o binanın neden eski olduğunu araştırır!... Çünkü binayı rejenere etmeyen adamın başını kaşıyacak vakti yoktur zaten...! Cami Halısı sektöründe bu olay aynen bu şekildedir. Müşterilerine en kaliteli ürünleri sağlayan insanlar her zaman ve daima kazanırlar. En sağlıklı ve en kaliteli bir biçimde müşterilerine sağlıklı cami halıları sağlayan firmalar her zaman müşteri toplarlar... 

İkra Halı bünyesinde en sağlıklı halıları toplamaktadır. Müşterilerine daima en kaliteli ve en sağlıklı ürünler ile birlikte sizlere sağladığı ürünlerin tamamını en iyi biçimde göstermektedir.

12 Eylül 2011 Pazartesi

NAZİLLİ BASMA FABRİKASI


Aydın ili ülkemizin tarım ve sanayi merkezidir. Pamuk ekimi alanlarının genişliği bakımından Adana'dan sonra ikinci sırayı almaktadır.
Nazilli, Aydın ilinin en eski yerleşim birimlerinden İ.Ö.546'da Lidyalılar'ı yenerek bu devleti yıkan Persler bölgeye egemen olmuştur. İ.Ö. 334'te Asya seferine çıkan İskender burayı Makedonya topraklarına katmıştır. Aydınoğulları Mehmet Bey Nazilli'yi kendi beyliğine katmıştır. Osmanlı döneminde şimdiki kent merkezinin bulunduğu yer Nazlı köyü olarak anılmaktaydı. 1831'de Aydın'a bağlı Nazilli ilçesi olmuştur.
Cumhuriyet'in kurulmasıyla birlikte yurdumuz yeni bir siyasi döneme girmiştir. Atatürk Türkiye'yi endüstrileştirerek kalkındırma yoluyla çağdaş düzeye getirme görevini 1933 yılında, adını Türk tarihinden alarak kurmuş olduğu Sümerbank'a vermiştir. Sümerbank gerçekten de ilerleyen zamanda sanayide devlet olmuştur.
" ... Düşmanı İzmir'de denize döktüğü , herkesin ; "savaş bitti, ülke artık rahat edebilir" diye bayram ettiği gün Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa: "Arkadaşlar, asıl büyük savaşımız, yurdun kalkınması savaşı yeni başlıyor, Siyasi ve askeri zaferler ne kadar büyük olurlarsa olsunlar,

ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa, elde edilen zaferler devamlı olmazlar, az zamanda sönüp giderler" demiştir" (Geçosman, 1978:39).
İşte Atatürk bu düşünceler doğrultusunda,Türkiye'yi lhak ettiği refaha ulaştıracak ve kurtuluşunu sonsuzlaştıracak olan zaferi de devlet önderliğinde, milletin gücüyle başaracaktı. Siyasi alanda kazanılan büyük başarıların yanında ekonomik alanda da büyük başarı gösteren işletmelerden biri de Sümerbank Nazilli Basma Sanayii işletmesi olmuştur. Bu tesisin yer seçiminde kararı, ülke ve halkın elde edeceği yararlar belirlemiştir. Çukurova'dan sonra ülke üretiminin yüzde 46'sı oranında pamuk üreterek ikinci sırada yer alan Büyükmenderes Havzası'nda kurulan Nazilli Basma Fabrikası, bu yer seçimi kararının somut örneklerindendir.
Nazilli  Basma Fabrikası  I.  Beş  Yıllık  Sanayi  Planı'nın öngördüğü
fabrikalardan biridir. 23 Ağustos 1935 tarihinde temel atma töreninde, o dönemin
iktisat vekili Celal Bayar fabrikanın önemini şu ifadeleriyle dile getirmektdir:
"...Hükümet pamuklu meselesini ele almak suretiyle memleketin umumi ihtiyacını karşılamayı düşünürken, hususi olarak da basmaya ehemmiyet vermişti.İşte buradaki kombina Türkler'in ilk defa kuracakları basma fabrikası olacaktır. Fabrikamız yalnız Balkanlar bakımından değil, belki Avrupa bakımından da mukayese ettiğimiz zaman, küçük sayılamıyacak bir eserdir.Fakat teknik itibariyle bütün dünya ile boy ölçüşebilecek bir mükemmeliyettedir. Bunu bittiği zaman güzel eserleriyle göreceksiniz." (Aktaran, Toprak:1991:180).
Fabrikayı oluşturan makinaların çoğunluğu Sovyet kredisiyle Sovyetler Birliği'nden getirtilmiştir. Fabrika 18 ayda kurulmuştur. 9 Ekim 1937'de Nazilli Basma Fabrikası Atatürk tarafından açılmıştır.
Ulu Önder Atatürk, yaşamı süresince yüzlerce tesisin temelini atmıştır. Ne yazık ki kapısını altın anahtarla açtığı Nazilli Basma Fabrikası, açtığı son tesis olmuştur.O gün Atatürk kentin daha önce görmediği bir coşkuyla karşılanmış, yüzünde mutluluk ifadesi görülmüştür. 480 tezgahtan oluşan fabrika, çalışmaya başladığında çıkardığı ses,korkunç bir kükreyişe benzetilmiştir. Bu olay karşısında, M. Kemal Atatürk'ün durakladığı ve "işte bu bir musikidir" dediği belirtilmektedir
(Gençosman, 1978:39).

Türkiye'nin geniş çapta kurulmuş ilk basma fabrikası olan Nazilli Basma
Sanayii'nin açılış töreninde konuşma yapan başvekil    Celal Bayar fabrikanın
kurulma sürecini şöyle anlatmaktadır:
".Bankamız fabrikayı kurmak için Sovyet endüstrisiyle teşrik-ı mesai etti ve şimdi yeniden göreceğimiz bu büyü ve modern fabrikayı vücuda getirdi sümerbank' ın çok kıymetli mesaisini ve Türk mühendis ve işçilerinin gayret ve ehliyetlerini burada takdir ile, sevgi ile yad ederken Sovyet teknisyenlerinin bizimle samimi bilgili işbirliğini tebarüz ettirmekten zevk duyarım..Nazilli Basma Fabrikası ilk Türk Basma Fabrikası olmakla tarihi bir şeref taşıyor. Fakat bu fabrika o şereften daha üstün ve emsalinin erişemediği daha büyük bir mazhariyete maliktir.Atatürk, büyük halaskar açılış törenine yüksek huzurlarıyle şeref bahşetmişler ve riyaset buyurmuşlardır.Kendilerine hükümet ve bütün mesai arkadaşlarım ve şahsım namına derin şükranlarımı ve minnetlerimi arzeylerim"(Aktaran: Toprak:1988,187).
I. Beş Yıllık Sanayi planını öngördüğü fabrikalardan biridir. Temeli 25.8.1935'de atılmış, 8 Ekim 1937'de 2530 işçisiyle, 28.236 iğ, 68.980 ton iplik kapaitesi,768 dokuma tezgahı, 4 basma makinası ve 23.120.000 metre halk tipi ince basma imalatı ile işletmeye açılmıştır.
Anadolu'nun has pamuğu iplik olup, daha önceki uygarlıklardan günümüze gelmiş dokuma ustaları tarafından iplik yapılmış, bu ipliğe renk verilip dokunarak bez haline getirilmiştir. Savaş yıllarının yokluğu sıkıntısı içindeyken Nazilli Sümerbank'ı halkın gereksinimi olan basmayı karşılamaya çalışmıştır.Sümerbank, 1200'ü aşkın çalışanıyla ve işlediği pamuk miktarıyla, uzun yıllar boyunca Nazilli kentinin ve çevresinin ekonomisini ayakta tutmuştur. Türkiye Cumhuriyeti'nin devraldığı yoksulluk ortamından uzaklaşmasına büyük katkıda bulunmuş, ülkede grubunun da oluşmasında katkı sağlamıştır (Uyar, 2006:3).
O günden, belli bir döneme değin faaliyetlerini geliştirip üretimini artırarak ilerlemeyi sürdürmüştür.
Pamuklu dokumada üretim, Nazilli basmalarından bu yana hem çok çeşitlenmiş hem de yeni bilgi teknoloji ile kalitesini artırmıştır
Dokuma tekniği olarak bezayağı örgü tekniği kullanılmaktadır. Nazilli

işletmesinde üretilen ürünler; kaput bezi, patiska, poplin, pijamalık, kadın-erkek mendili, pamuk ipliği, gömleklik poplin, basma, pazen, divitin, ince çamaşırlık, flanel, gecelik, çocuk giyimi, Nazilli emprime, siyah astar, merserize basma, haki yazlık astar, haki kışlık astar, döşemelik, şemsiyelik, poplin emprimedir.
Nazilli Basma Sanayii ile birlikte Eskişehir ve İzmir Basma Sanayii işletmeleri basma, pazen , divitin yanında emprime, flanel ve saten döşemelikler üretmektedir. Yurt içi ve yurt dışı geniş pazarlara açılmaktadır.
Ege bölgesinde ve Nazilli'de üretilen pamuk türü "joker" çoğunluğu sağlar. Uzun lifli pamuklar dokumacılıkta iç ve dış giyimde kullanılan kumaşlardır.
1968 yılından itibaren ihracata yönelik çalışmalara başlamıştır. Batı Almanya, Belçika, İngiltere, Kanada, ABD'ne ihraç yapılmaktadır Ana işletme kısımları; çırçır, iplik dokuma ve basma ve konfeksiyondur. Yardımcı işletme kısımları; enerji santralı, su santralı, mekanik atölye, temerküz atölyesi ve makina bakımdır.
Çırçır ünitesinde çekirdekli pamuk işlenerek yabancı maddelerden arıtılır. İplik ünitesinde fitil halindeki iplikler, çekim silindirinden geçirilerek inceltilir ve büküm verilerek eğrilir.Dokuma ünitesinde ham bez imalatı yapılmakta, otomatik dokuma tezgahlarında hatasız dokumlar elde edilmektedir. Basma ünitesinde desenlendirme yapılmaktadır. 2-6 renkli baskı yapılabilmektedir. Yıllık kapasite 45 milyon metre civarındadır. Konfeksiyon ünitesi 1984'te açılmış olup, fason olarak çalışmaktadır. Bayan pijama, gecelik sabahlık, erkek pijama, bebe önlüğü, çocuk şortu, çocuk gömleği, salopet ve bermuda dikimleri yapılarak iç ve dış pazarlarda satılmaktadır.
Geçen yıllar içinde izlenen politikalar doğrultusunda dışlanan, yatırım yapılmayan, yenilenmeyen fabrika ve konutlar gözden çıkarıldı ve tesisler özelleştirme programına alındı. Sümerbank'ın yeniden yapılanma sürecinde, özeleştirmeyle birlikte 1988 yılında yapılan yeni statü değişikliği ile Sümerbank Holding A.Ş. Nazilli Basma Sanayii İşletmesi ünvanını almıştır. 1989 yılı sonunda Sümerbank Holding A.Ş. Genel Müdürlüğü'ne devrolmuştur. . Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun 14.11.2000 tarihinde aldığı Nazilli Basma Sanayii İşletmesi'nin kapatılarak Adnan Menderes Üniversitesi'ne devredilmesiyle bir tarih sona ererken,

aynı zamanda fabrikada kalan son 530 emekçi ve ailelerinin geleceğini belirsizliğe sokmuştur (Toprak, 1991:132, Uyar, 2006:2).
Sümerbank fabrikasının kuruluşu ile fabrikada çalışacak işçiler ve yöneticiler için fabrikanın karşısında oluşturulan lojman ve sosyal konut alanı, konutlarla birlikte yapımı gerçekleştirilen sosyal tesisleri, okulu, sağlık ocağı ve yeşil alanlarıyla kurulduğu yıllar için büyük bir yenilikti ve gelişen bölge Sümer Mahallesi adını almıştır. Getirdiği yeniliklerden biri de Nazilli merkezi ile fabrikayı birbirine bağlayan ve çıkardığı sesten esinlenerek yöre halkının "gıdı gıdı" olarak adlandırdığı sevimli minyatür tren, ülkemizde işletilen raylı toplu taşımacılığın ilklerindendir. Daha onra alınan kararla bu lojmanlar yıkılmıştır (Uyar, 2006:1).

Sümerbank pazen kumaşından yapılan giysisiyle, Türkiye'yi temsil eden 2002 Dünya Güzeli Azra Akın'ın Sümerbank Pazen kumaşından yapılan elbisesi birinci olmuştur. Sadece kumaş yüzeyinin tüylü olamasıyla farklılık göstren pazen, Nazilli basma kumaşı gibi aynı teknikle basılan ve aynı desen özelliği gösteren bir kumaştır. Bu giysi özelleştirilerek kapatılan Sümerbank fabrikalarını bu anlamlı günde başka açıdan gündeme taşımıştır.
Modacı Cemil ipekçi'nin Tahtakale'den almış olduğu pazen kumaşından yaptığı giysi, büyük sükse yaparak medyada geniş yer bulmuştur. Daha önce de Oyun yazarı Necef Uğurlu, Cemil ipekçi'den 30 yıl önce almış olduğu pazen etekliğe aşık olduğunu belirtmiştir. Herkesin sorduğunu ve New York'tan aldığını sandıklarını, Cemil İpekçi'nin dokunuşuyla pazenin yepyeni bir şekil aldığını ve "Ulusal Onur" olarak nitelendirdiği bu olaydan yıllar sonra Sümerbank'ın kapatılmasından duyduğu üzüntüyü dile getirmiştir. Sümerbank'ın, Cemil İpekçi gibi kreatörlerle çalışmayı akıl edebilseydi, bugün belki basmalarımızın dünyaya satılan klasikler olabileceğini söylemiştir (Yeni Şafak Gazetesi,13 Aralık:2002).

10 Eylül 2011 Cumartesi

Sümer Halı Gerileme Dönemi, Yeniden Yapılanma ve Özelleştirme


Sümerbank, Türkiye' nin sanayileşmesinde bir taraftan ağır endüstri kuruculuğu ile üreticiye ortam hazırlarken, diğer taraftan dokuma sanayiindeki

birikimi ve girişimleriyle geniş bir tüketici kesime seslenmiştir. Piyasada düzenleyici bir kuruluş olarak etkin bir görev üstlenmiştir. Fakat hükümetlerin izledikleri politikalar Sümerbank'ı aşırı yük altına sokmuştur.
1960'lı yılların ikinci yarısında özel sektör hızlı bir büyümeye girmiş ve Sümerbank'ı geride bırakmıştır.
1960'lı yılların başında Maliye Bakanlığı'nın kamu iktisadi teşebbüsleri için hazırlatmış olduğu raporlar içinde Sümerbank da yer almaktaydı. Raporda yer alan konulardan biri fabrikaların makinalarla ilgili eksikliğidir. 1960 raporlarına göre hızlı büyüme nedeniyle birçok sektörle birlikte dokumada da kapasite fazlası olduğu görülmüştür. O günün koşullarına göre ihracat olanaksızdır. Tekstil sektöründe dışa açılma sorunu ilk kez 1960 'larda gündeme gelmiştir. Türkiye'nin pamuklu dokumada dış piyasada rekabet edebilmesi için ucuz maliyetle çalışan modern fabrikalara sahip olması gerekmektedir (Toprak, 1991: 127).
1974 dünya petrol krizi Türkiye'yi de etkilemekte, döviz darboğazı giderek çözümsüz bir durum almakta, siyasi istikrarsızlık, toplu iş düzenindeki aksaklıklar Sümerbank'ın toparlanmasını geciktirmektedir.
1977'de Dünya Bankası raporlarına göre, Sümerbank'ın tek elden yönetilen geniş bir topluluğa dönüşmesi onu hantallaştırmakta, verimliliğin ve sorumluluğun denetimi olanaksızlaşmakta, etkin işletmecilik için motivasyon yetersiz kalmaktadır (Toprak, 1991:127).
1984'te Sümerbank'ın örgüt yapısı yeniden kurulmaktaydı. Sümerbank Genel Müdürlüğü 5 Temmuz 1986'da özelleştirme hazırlık grupları oluşturmuş, 30 Ekim 1987'de Bakanlar Kurulu kararı ile özelleştirme kapsamına alınmıştır.8 Aralık 1987 gün ve 81 sayılı Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı Kurulu kararı ile Sümerbank Holding A.Ş. ana sözleşmesi kabul edilmiş ve 24 Şubat 1988 günü yeni yönetim kurulu göreve atanmıştır.
Ana faaliyetleri ve özelleştirme çalışmaları dışında Sümerbank'taki diğer gelişmeler ise şunlardır:
Sümerbank Holding, çalışanlarının ve mensuplarının geleceklerini güvence altına almak için, Sümrebank Vakfı ve SUMERTAŞ Holding çatısı altında vakıf

şirketleri kurmuştur. SÜMERTAŞ (Sümer Holding A.Ş.) çatısı altında çok çeşitli alanlarda altı anonim şirket kurulmuştur.
Sümerbank 1989 itibariyle çeşitli alanlardaki üretim, yurt içi ve dışı pazarlama, satın alma, bankacılık, yatırım, araştırma ,eğitim ve bunları bütünleyen sosyal faaliyetlerde tüm ülkeye yayılmış 600 birimi olan kayda değer dev bir topluluğa dönüşmüştür. Ayrıca, Sümerbank Araştırma ve Geliştirme Merkezi (SAGEM) ile üretim ve pazarlama fonksiyonlarının araştırma, geliştirme ve kalite kontrol faaliyetleri ön planda tutularak en verimli biçimdede çalışma ortamı hedeflenmiştir.Artık Sümerbank değişen Türkiye ve dünya koşulları doğrultusunda yeni bir kimlik kazanmıştır (Toprak, 1991:136-139).

8 Eylül 2011 Perşembe

Sümerbank Gelişme Dönemi


Türkiye II. Dünya Savaşı'ından sonra yeni bir dönemin eşiğine gelmiştir.1950'de Demokrat Parti iktidar olmuş , hükümet özel girişimciliği açıkça desteklemiştir.Bossa, Güney Sanayi gibi Çukurova'daki birçok tesis bu dönemde kurulmuştur.
Sümerbank 1950 - 1962 döneminde büyümesini sürdürerek, İzmir, Denizli, Erzincan, Bergama, Manisa, ve Antalya fabrikalarını açmıştır.1963-72 arası Eskişehir Basma Sanayii ve Maraş Pamuklu Fabrikası kurulmuştur. Adıyaman Pamuklu Dokuma Sanayii, Karaman İplik ve Pamuklu Mensucat ve Nevşehir Pamuklu Dokuma Sanayii ile ortaklıkları olmuştur (Toprak, 1991:87).
İktidar , 1952 senesinden başlayarak bir girişimler dizsini beraberinde getirmiştir.1970 'lere değin tekstil makinalarının getirilmesine devam edilmiştir. 70 yılında yeni bir gelişim dizisi başlamıştır. 1970 -76 senesinde Türkiye artık tekstilde ses verebilecek düzeye gelen, dışardan ithal etmek yerine burada üreterek kendi gereksinimlerini karşılayabilen bir ülke olmuştur ( Kerimol, 1995:47).
Sümerbank'ın gelişme dönemi sonunda 35 işletmeyle ortaklığı, 228 satış mağazası ve 22 banka şubesi bulunmaktaydı. Bu dönemde işletme yapılarında sürekli düzenlemelere gidilmiştir.

6 Eylül 2011 Salı

Sümerbank Tekstil Dışı Girişimler


Türkiye'nin sanayileşme süreci Sümerbank'ın girişimiyle bağlantılıdır. Do¬kumada olduğu gibi teskstil ve sanayi alanında da temeller Sümerbank'ın önderliğinde atılmıştır. Sümerbank, görev yapan çok çeşitli kurumlarıyla tüm ulusun temel gereksinimlerini karşılamıştır.

Sümerbank'ın tekstil dışı girişimleri şunlardır: Demir-Çelik, Selüloz Sanayi, Kimya Üniteleri, Çimento Sanayi,Taş ve Toprak Mamülleri Sanayi, Deri ve Deri Mamülleri Sanayi, Halıcılık, Seramik ve Porselen Mamülleri Sanayi,Kimya, Gıda ve Orman Ürünleri, Bankacılık Hizmetleri

4 Eylül 2011 Pazar

Sümerbank'ın Önemi


Cumhuriyet döneminde tarihi bir görev üstlenen Sümerbank adını da tarihten
almıştır. Ekonomik kalkınmamızda büyük önem taşıyan Sümerbank'a bu adı
Atatürk'ün neden verdiği şöyle anlatılmaktadır:
" ...Mezopotamya'nın güneyinde Ön Asya yurdu çağ medeniyetinin en eski yurdu olan bu bölgede yaşamış bir kavim ile dil ve ırk birliğimiz arkeolojik keşiflerle bilinmeye başlamıştı. Bu Sümer medeniyeti ile bilhassa dil birliğimiz bakımından pek tabii idi. Atatürk, bu yeni arkeolojik keşiflerin tarihini bizzat okumuş ve üzerinde hassasiyetle durmuştur. Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi programında (1935) bu konu ilmi araştırmalarını ve öğretimini yapacak bir kürsüde toplanmıştır. Bu bir tarih meselesi idi fakat Atatürk kitlelerin bellenmesini ve kullanmasını istediği bu tarihi adı, yurdumuzun her köşesinde ekonomik bakımdan hizmeti olan " Sümerbank" müessesesine vermeyi uygun bulmuştur. ...Adını altıbin yıl derine giden tarihten alan Sümerbank XX. yüzyılın Türkiyesi'nde bu derinlik kadar geniş vazife yapma şöhreti içinde halk tarafından benimsenmiştir. Geleceğin Türk Ekonomi Tarihi Sümerbank tesislerinin tetkikine geniş yer ayıracaktır"(İnan, 1981:44,45).

Köklü Anadolu uygarlığı üzerinde zorlu yılların deneyimi katılarak bu günün güçlü Sümerbank'ı ortaya çıkmıştır. Sümerbank adının Türkiye Cumhuriyetinin yükselişi ile özdeş anılmasının nedeni budur.
Türkiye'de tekstilin gelişimine baktığımızda, kayda değer tekstilin başlangıcının 1933' ten sonra gerçekleştiğini görmekteyiz. Sümrebank sadece tekstil üretimi yapmamış, Türkiye'de bu alanda bir okul olmuştur. Türkiye'de bugün sivrilebilen tekstil üreticilerinin özellikle teknolojik yönü Sümerbank kökenlidir, dersek doğrudur. Sonradan savaş çıktığı için yeni bir gelişme ve ilerleme olmamıştır. Özel tekstil sadece birkaç fabrikada kalmıştır. 1958'deki iktidar savaşı nedeniyle yatırım yapamamış, dışardan makina getirememiş, Avrupa'daki tekstil fabrikalarının çoğu da savaş sanayiine dönüşmüşlerdir (Kerimol, 1995:46).
Türk tekstil sanayimiz, bugün ulaştığı noktaya Sümerbank'ın öncülüğü ile gelmiştir. Sümerbank giyim sektöründe önce kendi giydiğini kendin doku, fikrini aşılayarak uygulamış ve daha sonra da teknolojik gelişmelere adapte olmuş, dış piyasaya açılmış, ürünlerini dış piyasada sergileme olanağını yaratmıştır . Giyim sanayi işletmeleri kurarak, konfeksiyon alanında da kendini göstermiş, kendi satış mağazalarında tüketicinin hizmetine sunmuştur.
Ulusal kalkınma bakımından Sümerbank dokumacılık, dericilik, halıcılık ve ağır sanayi yanında bankacılık hizmetlerini de yürüterek ekonomiye katkıda bulunmuştur. Cumhuriyet döneminde yerli tekstil sanayimiz arasında en büyük gelişimi göstermiştir. Türk tekstil sanayine bakıldığında dörtte bir ile Sümerbank yer almaktadır.

2 Eylül 2011 Cuma

SÜMERBANK'IN GELİŞİMİ VE ÖNEMİ


Atatürk, Türk ulusunun 1913' lerdeki gibi kalmaması için Sümerbank'ı kurmak ve Türk giyiminin toplumun gelişen sosyal yönüne uygun olmasını istemekteydi.Bunun için halkın giyeceğini dokumak, bugünün giyeceğine olan gereklilik, kıyafet inkılabının temelinde yatan gerçeklerdir.
Hıfzı V. Velidedeoğlu, "Türk Kadınının Çilesi" adlı eserinde o günlerdeki durumu şöyle anlatmaktadır:
"I. Dünya Savaşı'ndan 1 yıl önce 1913'de henüz bir ilkokul çocuğu iken, Orta Anadolu'nun tren uğrağı olmayan bir kasabasında hergün babamın yanında başımızda kırmızı bir fes elimizdeki zembili içinde çarşıdan taşıdığım yiyecekler arasında Rus şekeri, Amerikan, unu bulunduğunu ve babamın ayağına ayakkabı, sırtına giyecek ve çamaşır yapmak için Fransız köselesi, Fransız patiskası, Amerikan bezi, Alman kumaşı ve başımızı kapamak için Avusturya fesi aradığını çok iyi hatırlıyorum" (Aktaran: Fakılar,1988:3).

1920 - 30 yılları arasında da durum pek farklı değildir. Dışarıya ham pamuk ihraç edilmekte karşılığında ise işlenmiş tekstil ürünleri alınmaktaydı. Türkiye'de tekstil sanayiinde yeterli üretim kapasitesi yoktu.
Ülkenin bu durumunu gören Mustafa Kemal, sanayileşmeyi milli bir dava olarak kabul etmiş ve şu sözleriyle ifade etmiştir:"Ülkenin en belli eksikliğini giderecek olan bu fabrikaları, çok geçmeden kurup işletmek hükümetin en önde göreceği işlerden olacaktır" (Atatürk, 1969: cilt 1, 376).
Bu eksikliğin giderilmesi için 2262 sayılı kanunla 11 Temmuz 1933'te " ...Sümerbank Atatürk Cumhuriyetinin devletçi, halkçı felsefesiyle kurulmuştur. Kendi yünümüzü, kendi pamuğumuzu, kendi ipliğimizi işleyecektik" (Sümerbank Dergisi,sayı:138, 1973:25). Kuruluş kanun ile birlikte Sümerbank'a şu görevler verilmiştir:
"Devlet Sanayi Ofisi'nden devralacağı fabrikaları işletecek, özel kesimlerdeki devlet ortaklıklarını Ticaret Kanunu hükümlerine göre yönetecekti.
Devlet sermayesi ile kurulacak bütün sınai müesseselerinin etüt ve projelerini hazırlayacak, bunları kuracak ve yönetecekti.
Gerek kendi fabrikaları, gerekse ülkedeki diğer fabrikalar için gerekli usta ve işçileri yetiştirecek; bu amaçla okullar açacak, yurtta ve dış ülkelerde öğrenci okutacaktı.
Sanayi müesseselerine kredi açacak ve bankacılık alanında faaliyette bulunacaktı.
Ulusal sanayinin gelşmesi için önlemleri belirleyecek ve bakanlıkça istenilen konular hakkında görüş oluşturacaktı" (Toprak,1991:31).
1931-1934 Türk tekstil sanayinin geliştirilmesine ilişkin çabalar yoğunlaştırılmıştır. Sümerbank'ın kurulması ile teknolojik bilgilerin yayılma hızı artmıştır.Sümerbank hem tekstil, hem de tekstil dışı girişimlerde bulunmuştur. Kuruluşundan sonra bir çokfabrika devralmış ya da yeni kuruluşlara ortak olmuştur. Sümerbank'ın kuruluşundan sonra devraldığı ve Osmanlı döneminin de ilk fabrikaları,Bakırköy Bez Fabrikası, Defterdar (Feshane) Fabrikası ,Hereke Fabrikası, Beykoz Deri ve Kundura Fabrikası, Uşak Şeker Fabrkası,Tosya Çelik Fabrikası, Unkapanı Değirmenidir. Bunun haricinde 10 yeni fabrika kurulmuştur. Bu fabrikalar

Sümerbank Birleşik Yün İpliği ve Dokuma Fabrikaları, Sümerbank Birleşik Yün İpliği ve Yünlü Dokuma Fabrikaları olarak iki işletme adı altında toplanmıştır.

1933 yılında, Defterdar, Hereke, Bakırköy ve Beykoz fabrikalarının ürünlerini satmak için Yerli Mallar Pazarı kurulmuştur. 1934'te ise Sümerbank Yerli Mallar Pazarları Müdürlüğü adını almıştır. 1938'de Sümerbank Yerli Mallar Pazarları Müessesesi'ne dönüşmüş, 1946'da Sümerbank İplik ve Dokuma Fabrikaları Müessesesi'ne devredilmiştir. Türkiye genelinde satış mağazaları açılmış, Ülkenin dört bir yanına dağılmış, büyük bir alım-satım ağı kurulmuştur. Bu mağazalar bulundukları yerlerde halka doğrudan doğruya perakende satış yapmakta ya da belirli manifaturalara mal vererek dağıtım merkezi görevini yerine getirmekteydi (Toprak,1991:55).
Atatürk'ün önderliğinde gerçekleştirilen Cumhuriyet'in ilk sanayileşme atılımı büyük ölçüde Sümerbank'ın başarısıdır.